İlk blog, ilk yazı, ilk heyecan, ilk ölüm.
Merhaba ölümlüler. Umarım yazdıklarım için ''uff bu neyin kafası yeaaa.'' demezsiniz. Yok yok siz demezsiniz. Ben sadece ölümü seven biriyim. Aynı zamanda yaşama zaman zaman aşık olan yani arafta kalmış biriyim. Ama ölüm her zaman bana göz kırpmıştır, bir elini uzatmıştır. Hangimize uzatmaz ki ? İşte aslında hepimizden, bizden bir parçayı yazıyorum. İlla da denilecekse ''ufff bu neyin kafası ?'' söyleyeyim sayın ölümlü dostum, bu, ölüm meraklısı olan bir ölümlünün kafası.
İlk önce kendimden bahsetmek isterim. Kimisine göre daha dün gibi, bana göre asırlar önce, normal bir aileye anormal bir birey olarak hediye edildim. Bu Tanrı'nın aileme bir lütfu mu yoksa kazığı mı bilmiyorum. Büyüdüm, büyüdükçe ölüme merakım arttı. Galiba ona yaklaşmak beni cezbeden şey. Hiçbir zaman ondan korkmadım. Onun içinde bir hazırlıkta bulunmadım. Çünkü beni her zaman kabul edeceğini biliyorum. Dostlar, ne yaparsanız yapın Dünyanın en iyisi ya da en kötüsü de olsanız ölüm her zaman kucağını açar. Her neyse hala büyüyorum, biraz daha yaklaşıyorum o kadim dostumuza.
Çok kitap okurum. Çok azı ölüme yazılmış romanlar olmak üzere genelde aşk çekici gelir. Hatta bazen kendimi ''-bu aşk ölümle ilgili bir şey olabilir birader ''derken buluyorum. Olabilir. Benim gibi manyak çok.
Aslında her sabah kendime ''-yine mi uyandın lan sen ?'' diyorum. Kendime bahaneler üretiyorum falan. Hatta geçen ki bahaneme çok çok güldüm. Neydi o ? hmmm buldum. ''-Ciguli'siz bir dünyaya uyanmak istemiyorum Tanrım duymakta mısın beni acaba'' bunu sesli bir şekilde söyledim. Evet ciddiyim bunu yaptım. Ve buna çok çok güldüm. Şimdi ''-ölen adamın arkasından gülünür mü lan it ? diyeceksiniz. Evet asıl ölen adamın arkasından gülünür. Düşünsene nasılda huzuru bulduğunu, sevdiği insanlarla uçtuğunu vs. vs. vs. İşte ben buna mutlu olurum mutlu olduğuma da gülerim sayın ölümlü. Ulan sen öl sanada gülerim ben.
Her neyse umarım hala bana neyin kafası demiyorsunuzdur. Çünkü aslında bu senin, onun, bunun, şunun vs. kafası. bu bizim kafamız. Sadece bazıları bunu bilinçaltının en ücra köşelerine kilitler bazısı da salı pazarı gibi sergilere serip ''- gel abla gel '' diye bağırtır. Gelicem dostum gelicem, az kaldı bekle,yoldayım.
M.C.Anday 'Ölüm' adlı şiirinde demiş ki;
Maviyi anlarsın.
Denizi anlarsın.
Mavi denizi
Zor anlarsın..
Umarım beni anladınız ölümlü dostlarım. Bir diğer yazıda görüşmek üzere .. :)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder